Sındırgı’da Yayla Göçü Geleneği Yaşatılıyor
Cuma, 30 Temmuz 2021
Sındırgı’da
Yayla Göçü Geleneği Yaşatılıyor Yaylacılık geleneği günümüzde sürdürülmekte ve önemli bir
geçim kaynağı olarak kabul ediliyor. Balıkesir’in Sındırgı ilçesinin Sinandede
mahallesinde hayvancılık ile uğraşan vatandaşlar havaların ısınması ve doğanın
canlanmasıyla birlikte yaylalara göç etti. Sındırgı ilçesinin Sidan yaylasına
konargöçer kültürünü devam ettiren mahalle sakinleri büyük ve küçükbaş
hayvancılık için Sinandede mahallesinden Sidan yaylasına göç ediyor. Doğal şehir
olarak tabir edilen Sındırgı doğal güzellikleriyle görenleri hayran bırakan
yaylalarda asırlık gelenek sürdürülüyor. Havaların ısınmasıyla hayvanlarıyla
birlikte yaylalara göç eden vatandaşlar, yağ, peynir üreterek geçimini
sağlıyor. Bahar aylarında bölgeye gelerek belirledikleri alanlara çadırlarını
kuran göçerler, yaklaşık 6 ay yaylada kalarak hayvanlarını otlatıyor,
teknolojiden uzakta doğayla iç içe bir yaşam sürdürüyor. Özellikle hayvanlarını otlatmak amacıyla
yaylalara çıkanlar, buralarda kaldıkları süre içerisinde hem kış aylarında
tüketecekleri süt ürünlerini elde ediyor hem de hayvanlarının tüketeceği otları
biçiyor. Sinandede mahallesinden Sidan yaylasına gelerek çadırlarını
kuran göçerler, hayvanlarını otlatmaya başladı. Sinandede mahallesinde
asırlardır süren yaylacılık geleneği yaşatılıyor. Büyükbaş ve küçükbaş
hayvanlarını alarak uzun bir yolculuğun ardından yaylaya göç eden vatandaşlar 6
ay süreliğini hayatını Sidan yaylasında sürdürüyor. SİNANDEDE MAHALLESİNDE ASIRLARDIR YAŞATILAN YAYLACILIK
GELENEĞİ SÜRÜYOR Yaylanın temiz havası ve muhteşem doğasında hayvanlarını
besleyen aile, atalarının mirasını yaşatmaya devam ediyor. Sinandede
mahallesinden yaylaya çıkan ve uzun yıllardır hayvancılık ile uğraşan Ramazan
Şenlik, Sidan yaylasının hayvanları için güzel otlakların bulunduğunu belirtti. Koyun ve kuzu seslerinin hakim olduğu
yaylalar, serin doğası, su kaynakları ve yeşil bitki örtüsü nedeniyle tercih
ediliyor. Yılın
yaklaşık 6 ayını yaylalarda geçiren göçerler, havaların soğuması ve yayların
kuruması ile köy hayatına zorlu göçü başlatıyor. Hayvancılık yaparak geçimlerini sağlayan, et ve süt ürünleri
üretip ekonomiye katkı sunan göçerlerin yaşamı, zorlu olduğu kadar renkli
görüntülere de sahne oluyor. Her
yıl küçükbaş hayvanları ile bölgeye gelerek geçimlerini sağlamaya çalışan
göçerler; peynir, yoğurt ve tereyağı yapıyor. Ürettikleri mahsulleri
müşterilerin isteklerine göre biriktirip satarak ekonomilerine katkı sağlıyor. Eski zamanlarda
yaylalarda kalmak için keçi kılından ve taştan çadır yaptıklarını belirten yayla
sakini Fatma Turhan “Sabah kalkınca ineklerim var koyunlarım var onları
sağıyorum. Sütünü bir ay kadar falan sütçüye götürüyorum. Daha sonra peynir
yapıyorum. Sütçü almayı bitirince peynir yapıyorum. Bir de almaya başlamadan
önce peynir yapıyorum. Yoğurt yapıyoruz. Sındırgıya pazara götürüyoruz
sütümüzü, yoğurtlarımızı. Peynirimizi biriktiriyoruz, müşterilerimiz
oluyor. Onlar söylüyor, kimisi 5 kimisi
10 herkes ihtiyacı kadar sipariş yapıyoruz. Daha eskiden kıl çadır varmış.
Ondan sonra taşa dönmüşler, taştan yapmışlar. Şimdi artık modernleştik çadırdan
yapıyoruz brandadan. Normal bir işte çalışan vatandaşın belli bir saati var.
Ama bizim öyle değil. Hayvan mesela gittiğine göre senin dinlenme saatin belli
değil.” dedi. “ Uzun yıllardır hayvancılık ile uğraşan ve yaylacılık
geleneğinin atalarından miras kaldığını belirten Ramazan Şenlik “Eskiden işte
atalarımız devamlı böyle bu yaylamıza geliyor, onlar tabi öldü bizler
sürdürüyoruz şimdi. Koyunlarımızı, sığırlarımızı, çadırları kuruyoruz buralarda
yaşamımızı sürdürüyoruz. Gelen giden eşler dostlar oluyor tabi. Yayla hayatını
sürdürüyoruz. Hayvancılık işte öyle devam ediyor. Köyde çiftçilik var,
çiftçiliğe devam ediyoruz. Burada da hayvancılığı sürdürüyoruz. Yaylaya
hayvanlar için çıkıyoruz. Aşağıda ziyan olduğu için tabi olmuyor. Buralar tenha
olduğu için buralarda hayvanlarımızı otlatıyoruz. Buralar kuruyunca köye
gidiyoruz. Kışın köyde duruyoruz, burası yazlık.” Dedi.